Hayatta aradığını bir türlü bulamamış olan Daniel, yaşadığı tekdüzelikten sıkılır ve "battı balık yan gider" düsturunu benimseyip bir arkadaşı aracılığıyla Tayland'dan Yeni Zelanda'ya uyuşturucu kuryeliği yapmak için İngiltere'den ayrılır. Vaat edilen paralar büyüktür ama evdeki hesap çarşıya uymaz, malı teslim ettiği günün ertesinde kendini beş kuruşsuz ve yabancısı olduğu bir ülkede yapayalnız bulur. Daniel'in yolu, sinemada yer gösterici olarak çalışan, hayatına bir türlü çekidüzen verememiş müzmin bekar Kate ile kesişir. Bu karşılaşmadan sonra hayat her ikisi ve etraflarındaki insanlar için daha da karmaşıklaşır.
Perkins Alıp Başımı Gidiyorum'da bunalımlı ve iki arada bir derede kalmış, ne yapacağını bilemeyen genç neslin fotoğrafını çekiyor adeta. Ve şu soruyu çıkarıyor karşımıza: Bir yer, bir şey, bir insan, bir hayat arkada bırakılacaksa eğer, buna karar verildiyse, arkaya dönüp bakmamalı mı bir daha?...
